Steve Jobs: Gayrimenkul Dünyasının Yeni CEO'su
Steve Jobs’la ilgili çok yazı karşınıza çıkmış olabilir. Onun pazarlamaya, tasarıma, müşteri anlayışına getirdiği yenilikleri belki bir düzine okumuş da olabilirsiniz. Bu yazı bir Steve Jobs yazısı değildir.
Bu yazı, gayrimenkul sektöründe CEO olan bir Steve Jobs yazısıdır. Bu yazı, gayrimenkul sektörünün Jobs’dan bir çok yenilik alması gerektiği halde alınmadığını anlatan bir yazıdır…
Bugün Apple bir gayrimenkul şirketi olsaydı ve Jobs’da onun Ceo’su olsaydı, muhtemelen bir çoğumuzu karşısına alır ve akla hayale gelmeyecek hakaretler eşliğinde bizleri evimize gönderirdi. Bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü Jobs “acı dürüstlük” ilkesini kendine ve çalıştığı ekibe çok güzel bir şekilde kabul ettirmiştir. Bizim şu an, Cizvit rahiplerinin yaptığı gibi birbirlerini alt metinlerle eleştirmez ve göğüs göğüse bir kavgaya girerdi. Hem de bu kavgalardan çok büyük zevk alırdı.
Yazıya böyle sert bir başlangıç yapmak konu itibariyle Jobs’a duyduğumuz saygıdandır.
Yaratıcı Ekip
Unutmadan belirtelim, Steve Jobs, ne bir tasarımcı, ne bir yazılımcı ne de bir donanımcıydı. O en iyi yaptığı işi yaptı. İyi bir pazarlamacı ve büyük bir orkestra şefiydi. Fakat orkestradan çıkan müziğin iyi olması, orkestrayı oluşturan müzisyenlerin iyi olmasına bağlıydı. Bu durumu çok erken yaşta fark eden Jobs, çalışma hayatı boyunca A+ insanlarla birlikte çalıştı.
Kendi deyimiyle, A ligi oyuncuların A ligi oyuncularla çalışması gerektiğine inanıyordu. Çünkü A ligi oyuncular sanıldığının aksine, kendileri seviyesinde olan insanlarla çalışmaktan zevk alıyor ve işlerini yaparken potansiyellerini daha iyi ortaya koyabiliyorlardı. Bunun tam aksi B ligi, C ligi oyuncularla çalışmaktan zevk almadığını söylüyordu. Hatta bir röportajında ekip kurulumunda kişilere ihtiyaç olduğu söylendiğinde, B ligi-C liginden birisini bulur, C ligi-D liginden, diyerek ne anlatmak istediğini fazlasıyla bizlere anlatmıştır.
Röportajında, hayattaki çoğu şeyde en iyi ile vasat arasındaki farkın %20-30 olduğunu ve başarıyı getirecek yada getirmeyecek olan farkın da bu %20-30'luk fark olacağına inanıyordu. Aynı röportajında Jobs, ilk Apple kişisel bilgisayarını yaparken çalıştığı ekip için, aslında her birinin amatör şair, ressam, müzisyen olduklarını ve onların hayata karşı olan bu bakış açılarını, bu potansiyellerini, yürütükleri projelerde nasıl kullandıklarından da bahseder.
Jobs, çalışanlarının iş bilgilerinin yanında sorgulayan, asilik yapan, karşı çıkan kısaca çizginin diğer tarafında olanlardan seçtiğini de her defasında söylemiştir.
Bu çerçevede gayrimenkul sektöründe çalışan bir Steve Jobs, her zaman yaptığı gibi; önce kendisine ve sektöre hakim, bilgi akışını işleyebilen, teknolojiyi hayatının bir parçası haline getirmiş, A+ ligi oyuncularından bir ekip kurardı.
Böyle nitelikli bir ekiple çalışmalarını sürdüren Steve Jobs, haliyle gerek tasarımlarında, gerek pazarlamada, gerekse rekabet ortamında yaratıcı ürünleri ortaya çıkarabilmiştir. Yeniliğin gücüyle birlikte, geleneksel olan anlayışı her defasında alt-üst etmiştir.
Bu bakış açısıyla Steve Jobs’un kendi ağzından Bob Dylan’nın şu sözünü hatırlamakta fayda var.
Doğmakla meşgul değilsen, ölmekle meşgulsündür.
EROL ÇELİK
Kentsel Danışman
Broker/Büyükçekmece